22 Mayıs 2009 Cuma

İSTANBUL GEZİMİZ...

uzuuun zamandır şehir dışına çıkamadığım için çok bunalmıştım.Tuna içinde iyi olacağını düşünüp,ne zamandır gitmek istediğim İstanbul'a nihayet 14 mayıs perşembe günü Tuna ile gittik.1 hafta kaldık ama dolu dolu ve çok güzel geçti.giderken otobüste hiç problem çıkarmadı Tuna maşaAllah.hatta otobüsten inerken"ilk defa bir çocuğun ağlamadan seyahat ettiğini gördüm"dedi otobüsün host'u.bu övgü beni hem sevindirdi,hem gururlandırdı:)ama dönüşümüz akşam saatlerinde olduğu için,Tuna uyuyamadı ve biraz sıkıldı,dolayısıyle benide biraz yordu,olsun,yinede güzeldi.
gittiğimizde evinde kaldığımız arkadaşım İpeğin"http://karakuzum.blogspot.com/ "kızı Elifcik ateşliydi ve bir kaç gün sonrada öksürmeye başladı.halsiz ve iştahsızdı,biz gelmeden bir kaç gün önce de,İpek hastalandı.o yüzden biraz üzüldük,ama hem onlara,hem bize değişiklik olduğu ve birbirimizi özlediğimiz için de aynı zamanda hepimize iyi geldi bu seyahat."Tuna Umut abisiyle çok iyi anlaşır"düşüncemde haklı çıktım.Umut çok uyumlu ve uysal bir çocuk maşaAllah.Elif'i hem çok sevdi,hem de çok kıskandı Tuna:( zavallı çocuk,zaten hastaydı,Tuna'da sevme bahanesiyle,çocuğun kafasına sarılıp,kaldırmaya çalıştı sık sık:(müdahale edincede hırçınlaştı,huyu değişti.yazık,yavrum,kıskandığını o kadar belli etti ki"anne,Elif sana ne diyoo?"diye sordu."daha konuşamadığı için şimdilik bir şey demiyor oğlum,ama biraz büyüyünce,teyze diyecek"dediğimde"sakın sana anne demesin,tamammı?"dedi:(onun annesinin İpek teyzesi olduğunu,zaten banan anne diyemeyeceğini söylediğimde ise içi rahatladı.Elif Tuna'yı abisinden ayırt etmek için"bia"dedi:))çok hoşumuza gitti,ilkin Tuna itiraz ettiysede,sonradan oda çok sevdi bu hitap şeklini.hala taklidini çıkarıp,uzaktan uzağa seviyor Elif'i.çocuğu çok sıkıştırdığı bir gün,beni çok bunalttı,bende"çok kızarım sana Tuna"dedim."hadi kııız"dedi kerata."biraz daha ileri gidersen gerçekten çok kızacağım"dedim.arka arka gitti ve"işte gittim,hadi kız"dediğinde ipekle çok güldük.huyu çok değişti,ne zaman toparlanır aceba?çok yoruyor bu günlerde beni,inş.uzun sürmez...


:)) makina da kalan bir fotoğraf.etiketinde 18 ay yazıyor ama her zaman alış-veriş yaptığım mağaza sahibi,Tuna'ya olabileceğini,yanlış yazıldığını söyledi.Tuna pek rahat edemediği için gece çıkardık,ama çok şirin olmuştu:)
İstanbul,Tuna'nın ilk şehirler arası yolculuğuydu.yolculuk boyunca yanıma aldığım oyuncaklarla,dergisiyle oyalandı,bol bol konuşup yorumlar yaptık,bazende kulaklıkla bir şeyler dinlemek istedi.
burda ne hakkında konuştuğumuzu hatırlamıyorum ama maşaAllah giderken çok güzel durdu otobüste.İstanbul'un trafiği Tuna'yı da bunalttı ve son 1 saat biraz sıkıcı geçti Tuna içinde,benim içinde.öğlen 14:30 da bindiğimiz otobüsten,akşam 20:45 civarlarında indik..
sağ olsun,indiğimizde,Bülent amcamız bizi bekliyormuş,hemen eşlarımızı alıp arabasına yerleştirdi ve eve geldiğimizde İpek teyzemizin nefis yemeklerinin ardından,bizi bir sürpriz bekliyordu.canım benim,ince düşünceli arkadaşım İpek,Tuna'ya çok şirin bir"hoş geldin"pastası yapmıştı,çok hoşumuza gitti.burdada Umut abisiyle pastamızı seyrediyorlar;)
cuma günü,Umutların okulunda "anneler günü"ile ilgili bir proğram varmış,İpeğin de bulunması gerekiyordu tabi,bizde gidip,hep birlikte proğramı izledik..
Umutun da bir şiiri vardı,biraz heyecanlıydı tabi,ama çok güzel okudu şiirini Umudim;)
kendisine okunan şiir karşısında duygulanan ipek,tüm sevimliliği ve duygusallığıyla,oğlunu izliyor,şiir i okurken şaşırmaması içinde,sanki içten içten dua ediyor;)
proğram çıkışında,artık dersleri sene sonu olduğu için azalan Umut'un,öğretmeninden izin alarak,Florya'ya gittik.çok güzel bir yer.önce çocukların gönlünü gördük,parkında eğlendiler...
havaalanına yakın olduğu için,çok yakın görünen uçakların fotosunu çektik,uçakları yakından görmek hepimizi heyecanlandırdı.
sonrada acıktığımız için,belediye tesislerinde yemeğimizi yedik güzel bir manzara eşliğinde.Tuna o kadar acıkmışki,masaya koyulan ekmeklerden birini kaptığı gibi ağzına götürdü:))
karnımızı doyurduktan sonra,sahilde biraz yürüyüp,bu seferde,ruhumuzu doyurduk denize bakarak.
Tuna kayalıklarda yürümekten çok hoşlandı...
hava çok sıcaktı o gün.zavallı karakuzu Elif te ateşliydi,daha fazla dışarda durup,çocuğu bunaltmayalım diyerek,eve dönmeye karar verdik,zaten göreceğimiz kadar görmüştük denizi ve sıcaktan hepimiz çok bunalmıştık.çıkışta,içimizi açan lalelerle Tuna'nın bir fotosunu çektim.
cumartesi günü Bülent'in izin günüydü,sağ olsun o gününü bize ayırdı ve boğaz turu yaptırdı.İpek,Umut,Bülent ve Elif Leyla...
vapurda gördüğümüz bu amca çok hoşumuza gitti,bir foto almadan bırakmadık:))
Tuna'ya denizi,martıları gösteriyordum.birde vapurda martılara simit atarız demiştim ama maalesef vapura binerken simit almayı unuttuk.
çok güzel manzaralar vardı..
Tuna'ya,İstanbul'un meşhur kağıt helvasından aldık,gerçekten çok nefisti,Ankara'nınkilere hiç benzemiyordu...
birde,tam köprünün altından geçerken bir foto çekmek istedim..
harika boğaz turundan sonra,Bülent bizi Ortaköy'götürdü.çocuklar kuşları yemlemeye bayıldı.
arkamızda görünen cami,ortaköy camii.hep T.V.de görünen,muhteşem bir cami.bu camiye hayranım,mutlaka bir fotoğrafımız olsun istedim onunla..
Ortaköy'den sonra,her ne kadar laleler kalmadıysada,güzelliğini görmemiz için Emirgan'a gidelim dedi İpek.iyiki gitmişiz,gerçekten çok güzeldi.biraz oyun oynadı çocuklar ve Bülent,İpekle ben de oturup onları izledik,onlar oyuna dalıncada biraz yukarı çıkarak tepeden baktık manzaraya.makinaları yanımızda götürmeyi unuttuğumuz için,oraların fotolarını çekemedik maalesef.
ağaçta sesini duyduğumuz sincap,biraz sonra çimlerin üstüne indi.fotosunun çekildiğini görüncede,dönüp İpeğe poz verdi:)))
annesini görünce,demirleri aşmak isteyen sevimli karakuzu Elif:)Emirgan dönüşü,İpeğin tabiriyle,"Ömergan"ı almaya gittik Bahçeşehir'e.İpeğin ablasının oğlu Ömer.gerçekten çok efendi ve bir o kadarda yakışıklı maşaAllah,Umut'un kankisi aynı zamanda;)çok güzel anlaşıyorlar maşaAllah.
pazar sabahı,İpeğin ablası,benim arkadaşım olan Arzu,küçük kızı Zeynep ile kahvaltıya geldiler.kahvaltı sonrası bizi arabasıyla Bahçeşehir'deki gölet'e götürdü.çok güzel,dinlendirici bir yer gölet.bunlar Elif ve teyzesi Arzu..
bizim afacanların toplu halde fotosunu çektik.soldan sağa:Ömer,Zeynep,Elif,Tuna ve Umut..
her yerde olduğu gibi,ordaki parkı da affetmediler keratalar;))
gölet'e yakın olan evlerine davet etti bizi Arzu.o gün Ömer in kursu varmış,onu kursa bırakırkende,bizi tekrar gölet'e götürdü.güzel manzarayla,Tuna'yı fotoğraf çektik.
:)))İpek'le,çektiğimiz fotolara bakarken,Tuna'yı bu fotoda oyuncak bebeklere benzetip çok güldük gece gece,hala gülüyorum baktıkça:)))ördeklere kraker atıyordu burda.
göletin çıkışındaki bu çiçeklere bayıldım.insanın içini açıyor baktıkça bu manzara,tabiki oğlumda;))
salı günü,hem Bahçeşehir pazarını gezip biraz alış-veriş yaptık,hem de,üyesi olduğum "Anne olunca anladım"sitesinde sık sık yazıştığım arkadaşlarımla buluşup,yüz yüze tanışma fırsatı buldum.o gün tatil günü olduğu için,bazılarının semti uzak olduğu için,Zehra ve Ayşegül,kızları Zeynep ve Elçin ile geldi buluşmaya.bir balıkçıda oturup,nefis balık çorbası ve çok taze,güzel balıklar yedik.ama İpekciğimin maalesef balıkla arası pek olmadığı için,o sadece bizi seyretti:(bunlar:moderatör arkadaşlardan Zehra,tatlı kızı Zeynep ve İpekim. bunlarda,Ayşegül ve cilveli,şirin kızı Elçin..
pazar çıkışındaki harika çiçeklerin önünde bir poz vermeden ayrılmak istemedik ordan.İstanbul'a girerken de görmüştük ve çok hoşuma gitmişti bu çiçekler.ismini sorduğumuzda,bir çiçekçi"acem halısı"dedi.hastalıktan,iştahı yok denecek kadar azalan şirinem Elifcik,hiç bir şey yemeyince,Zehra çantasından hazır puding çıkarıp verdi belki yer diye.bir anne olarak,gerçekten insanın içi sızlıyor çocuklar iştahsız olduğunda.bir-iki kaşık aldığı puding in bulaştırdığı ağzıyla,çok tatlı görünüyordu elifim,dayanamadım çektim:)
Anne olunca anladım sitesindeki arkadaşlarla,balıkçıdan çıktıktan sonra,çaylarımızı içmek için"has bahçe"isimli bir mekana gittik 10-15 dak.yürüyerek.gittiğimize değdi doğrusu,çok güzel bir yerdi.çocuklarında çok hoşuna gitti.poz vermeyi pek sevmeyen Tuna'nın poz veresi tuttu,"anne,beni çek"dedi,bende kaçırmadım;)

Has bahçe'nin çimlerini çok sevdi Tuna,üzerlerinde koştu,çimlerden kopardı:)

"demek yola kaçarsın heee,çabuk gel bakiiim,annene gidiyoruz,yaramaz seniii"der gibi bir görüntü sergilesede,aslında çok masum bir şey yapıyor oğlum,sadece seviyor Elif'i:)))Tuna'nın sevgi şeklillerinden biriside bu:))benide böyle seviyor.kulağı tutarken,birde dişlerini sıkıyor:))ilk gittiğimizde,aynen böyle yaptı,İpeğe"kendimi suçlu gibi hissediyorum,sanki suç işlemişimde,kulağımı çekiyor"dedim ve güldük.yani İpek şahit,yanlış anlaşılmasın oğlumun bu hareketi;)))
çarşamba günü,Tuna'yla amcası ve babaannesine gittik.Küçükçekmece'den metrobüs'e binip,Edirne kapı'dan aktarma ile Kadıköy,Söğütlü çeşme'de indik.burası,Kadıköy evlendirme dairesi'nin avlusu,amcamızı beklerken,Tuna yine poz verdi:)
Metin amcamız,bizi evlerine götürdü ve çok güzel bir börek yaptı.biz babaannemizle sohbet ederken,böreğimiz ve çayımız hazırdı bile.ilkin pek yemek istemedi Tuna,çok iştahı yoktu o günlerde.amcası,"büyüyemezsin,kuvvetli olamazsın,benimle güreş yapamazsın o zaman"deyince,gaza geldi ve nerdeyse 1 dilim böreği yedi:)
Tuna'nın koltuklarda amuda kalktığını gören amcası,onu gıdıklayarak tehlikeli oyunundan vaz geçirdi:)
bu pozlarını çok beğendim.koltukta güreşen amcasını,halıya davet eden Tuna,yenmenin! mutluluğunu yaşadı;)) güreşirken o kadar mutluydu ki,kot pantolonuyla rahat edemediğini söyleyip,çıkarttırdı:)
güreşten sonra,biletimizi ayırtmak için pc.başına geçen amcasını rahat bırakmadı kerata.amcası da,kucağına alarak,yeni oyunlar öğretti.
oyunlarını merak eden babaannemiz sonunda dayanamadı ve onları izlemeye gitti:)
amcası,Tuna'nın boyunun ölçüsünü alıyor:))
artık şimarmaktan ne yapacağını şaşıran Tuna'yı amcası,kollarıyla kilitledi:)bu oyun o kadar hoşuna gitti ki,ard arda istedi amcasından"hadiii,bi dahaaa"diye:)
Tuna ve Tarık abisi.İpeğin arkadaşı Neslihan,bize hoşgeldiniz demeye geldi,Tuna,bir gün önce tanışıp,geleceğimiz gün iyice kaynaştığı,kendisinden 3 yaş büyük Tarık abisiyle çok iyi anlaştı,bende bir hatıra fotoğrafı çektim.
ve o gün,yani perşembe akşamı 17:30 da otobüse binip,Ankara'ya doğru yola çıktık.Ankara'ya indiğimizde saat 23:45 ti,babamız gelip bizi aldı.çok güzel bir İstanbul gezisi yapmış olduk,Tuna'nın ilk şehir dışı gezisi de böylece mutlu bir şekilde şimdilik sona erdi;)

6 Mayıs 2009 Çarşamba

TUNA'DAN İNCİLER VE BİR KAÇ TARİF


günler öyle hızılı geçiyor ki,yetişebilene aşkolsun;)bir koşuşturma,bir telaş,hemen akşam oluyor.Tuna geçtiğimiz cumartesi,çok halsizdi.o gün bize gelen kuzeni İnci Dila ile oynarken formundaydı,akşama doğru biraz halsizleşti,sonrada ateşi çıktı:(gereken önlemleri aldık ama ne fayda?bu değişken havalardan o da sonunda nasibini almış bile:(zaten ara ara hafif var olan öksürüğü,o gün çoğaldı ve hala öksürüyor.olsun,ateşi yokya,ona seviniyorum.geçen hastalığındaki gibi inatçı bir ateş olacak diye çok korktum ama çok şükür aldığımız önlemler sonucunda ateşi düşürdük.haklı olarak biraz hırçın fakat neşesi ve formu;)yerinde,önemli olan o.tabiki iştahıda kesildi,bu gün biraz yeyince sevindim.sevdiği şeyleri yapmaya çalışıyorum yeterki yesin diye.neyse,vücut hastalana hastalana direnç kazanıyormuş,tek tesellim bu;)


yine Tuna'nın incilerine geçiyim:)

***sanırım bunu daha önce yazmamıştım.İnci Dila,Tuna arabalarıyla oynarken,beraber oynamak istiyor.ama Tuna'ya göre,kızlar bebekle oynarmış,erkekler arabayla:)arabalarını kimseyle paylaşmak istemiyor,hele en sevdiklerini.gittiğimiz misafirliklere onlarıda götürüyoruz tabi.anneannesinde arabalarıyla oynarken,Dila da oynamak istedi her zamanki gibi,Tuna'da vermek istemeyince,kavga koptu.iki afacanı araladıktan sonra"annecim,oyuncaklar beraber oynamak içindir,sende onlara gittiğimizde onun oyuncaklarıyla oynuyorsunya"dedimTuna'da bahane çoook,cevabı yapıştırıverdi"ama Dila arabalarımla oynayınca,arabalarımın canı gidiyooooo":))))
***bazen soru soruyor ama,sanırım yarısını içinden düşünüyor,son kısmınıda bana soruyor.işte böyle bir gün"kırmızı kim,yeşil kim?"dedi.anlamadım tabi."nasıl yani?araba olarakmı?"dedim."hayır,adam olarak"dedi:)))akşama kadar neler oluyoruz bir bilseniz,bazen renk,bazen dizi kahramanı,bazende araba.istersen olma;)

***babasının alıp,"yanlış,tekrar deneyin"cümlesini duyduktan sonra aylarca eline almadığı oyuncak leptop unu bu günlerde hiç elinden düşürmüyor.artık harflerin yerini,hangi kelimenin hangi harfle başladığını ezberledi,o kadar elinden düşürmüyor yani:)anneannesi ve dedesiyle birlikte bakmayı dahada seviyor.geçengün beraber bakıyorduk."bu kelimeyi bulabilirmisin?GORİL"dedi leptopta kayıtlı ses.Tuna gülümsedi ve"leptop goril deyince,anneannem gözlerini parlatıyo,G diyooo"dedi:)))"parlatıyo"kelimesini ilk kez kullandığı için,çok hoşuma gitti,bayıldım:))
***geçenlerde yüzünde mağrur bir gülümsemeyle yanıma geldi ve"ben mc queen'lerden hoşlanıyorum,genç oldumya"dedi:)))kendini ne kadar büyük görüyorsa artık;)

***büyüme demişken,yatak odasındaki boy aynasında kendini inceledikten sonra"büyük olmuşum anne ya ben,biraz daha yakına geliyiiim,baaak,daha büyük oldum"dedi:))zavallı yavrum,büyümek uğruna bazen ne sevmediği lokmalar yiyor"çok faydalı dimi,büyütüüür"diye kendine teselli vererek:))

***antrede arabalarıyla oynuyordu,bende salondan bir şey almak için yanından geçiyordum"anneee,6 arkada,8 önde ne oluyordu?"diye beni test etmek istedi sanırım;)bende"86 olur oğlum"dedim.cevap çok ilginç geldi"bana söyleme"."kime söyleyim oğlum?"dedim,"sahibime söyle"dedi.çok şaşırdım"sahibin kim peki?"dediğimde"duvar"dedi.gülsemmi,üzülsemmi şaşırdım.aynı gün Suzan teyzemize gittik.Dila'nın arkadaşı vardı.biraz kavga,biraz neşe ile oynadılar,arkadaşını yolcu ederlerken,pencereden bakıyorlardı.Dila Tuna'ya"o senin değil,benim arkadaşım"deyince,Tuna sinirlendi,gözleri doldu, Dila'ya bağırarak"bana söylemeeee,sahibime söyle"dedi.açıkçası o gün biraz tedirgin oldum.belli ki,hayali bir oyun oynuyordu,ilk kez olduğundan korktum,bir kaç gün sonra yine"sahip"konusu geçti,ilgisini başka yönlere çekerek unutturdum.yine hortlarmı bilmem...

***bu gün komşumuz Nergizlerdeydik.Sueda ile döğüş-çekiş oynadıktan sonra kucağıma geldi ve her zamanki gibi kulaklarımla oynamaya başladı.sonunda küpemi düşürdü.birinin arkasını kaybettik,çıkarttım artık.geçenlerde başka bir misafirliktede,bir başka küpemi düşürdü,onunda arkası kayıp.bu sefer kolyemle oynamaya başladı.tırnakları biraz uzadığı için,boynumu acıttı.eve geldiğimizde"bak Tunacım,boynumu yırtmışsın"dedim.çok üzüldü,hemen gözleri doldu,bana sarıldı ve"hadi anneee,yapıştıııır"dedi:)))

***öğlen evden çıkacağımız için,evdeki işlerimi bitirmek için koşturuyordum.Tuna da,salonun camından bahçeyi seyrediyordu(pencerelerde çocuk kilidi olduğu ve biz bile çok zor açıp-kapatabildiğimiz için içim rahat oluyor)ben mutfaktayken yanıma geldi elinde bir şeyle"anneee,bu ne?sinek mi?böcek mi?"dedi.iğreeeeeenç,elindeki bir sinekti,tepki versem sinekten korkacaktı belki.birde"öptüm sineği"demezmi:(("annecim,sinekler iyi hayvan(bu günlerde hayvanları soruyor çünkü,şu hayvan iyimi,şu hayvan kötü mü?diye) ama çok pis yerlere konuyorlar,pis şeyler yiyorlar,onun için aynı zamanda pis hayvanlar,sakın bir daha eline alma,yakalama olurmu?"dedim.hala"ama çok tatlıııı"diyordu ellerini-ağzını yıkamaya götürürken:)))

Tuna sabah yataktan kalkmış ve gece üstünü açtığı için göğsünden beri doladığım battaniyesinden bu şekilde sıyrılmış:))yatak odasına giripte bu manzarayı görünce çok güldüm:)sanki yılan kabuk değiştirmiş;))

bunlar kirpi kurabiyelerim.sevgili blog arkadaşım"http://acemisef.blogspot.com/%22esra Esra'nın tarifi.işte denemek isteyenler için aynen tarifi kopyaladım:
Hamur Malzemeleri:4,5 çay bardağı un135 gr. oda ısısında margarin veya tereyağı5 tepeleme çorba kaşığı pudra şekeri1 yumurta akı2 çay kaşığı şekerli vanilinTüm malzememizi yoğurup 4-5 parçaya ayıralım. Buzdolabında 1 saat dinlendirelim. Süre sonunda her bir parçayı dolaptan tek tek çıkarıp şekil vereceğiz çünkü hamurumuzun şeklini kaybetmemesi için soğuk olarak fırına girmesi gerekiyor.Fırınımızı 175 dereceye ısıtalım. Dolaptan aldığımız hamur parçasından ceviz kadar bir parça koparalım. (Hamuru ne kadar küçük şekillendirirseniz içi o kadar iyi pişer) Bu parçayı bir ucu sivri olacak şekilde yuvarlayalım.Sivri ucu makas ile kirpinin ağzınını oluşturmak üzere yatay olarak keselim. Üst kısmından bir miktar boşluk bıraktıktan sonra (surat kısmı olacak) yine makasımızla hamuru kirpinin dikenlerini oluşturmak üzere yanyana keselim. Bu işlemi hamurun üst yüzeyi boyunca tekrarlayalım.Hazırladığımız kirpinin göz kısmını oluşturmak üzere varsa iki adet boncuk şekeri hamurun ön kısmına koyup, elimizle birbirine doğru yaklaştırarak bastıralım. Göz için kuş üzümü, çörek otu, damla çikolata vs. de kullanabilirsiniz. Hazırladığımız kirpileri ısınmış fırına koyalım. Üzerleri pembeleşene kadar pişirelim. Daha sonra fırından hemen çıkarıp soğumaya bırakalım.
bunlarda,kirpi kurabiyelerle aynı gün yaptığım sevimli fok balık kurabiyeler.Tuna son zamanlarda,Dila'nın kendisine hediye ettiği fok balığı oyuncağını çok seviyor.sık sık kucağıma koyup"hadi sev,öp onu"diyor.bende bu tarifi görünce hemen denemek istedim,belki Tuna'nın hoşuna gider diye ama yemedi.artık üzüldüdeyemeye kıyamadımı bilmiyorum,ama tadı ve şekli çok güzeldi.yine adres aynı;)"http://acemisef.blogspot.com/%22güzel tariflerin için teşekkürler Esra...

Malzemeler:250 gr. oda ısısında yumuşamış tereyağı-margarin de olur1 su bardağı pudra şekeri-120 gr.Aldığı kadar un (yaklaşık 3-3,5 su bardağı alıyor)-1 su bardağı 135 gr.1 tatlı kaşığı şekerli vanilinDamla çikolata30-40 gr. çikotala-benmari usulü eritilecek2-3 çorba kaşığı ekstra pudra şekeriTereyağını mikserle beyazlayana dek çırpalım. Sonra pudra şekerini ilave edip çırpmaya devam edelim. Karışım krema gibi olunca vanilya ve azar azar un ilave ederek çırpmaya devam edelim. Mikserin zorlandığı noktada yoğurmaya elimizle devam edelim. Hamur toparlanınca içinden 1 çorba kaşığı kadar alıp hafif oval olacak çekilde yuvarlayalım. İşaret parmağımız ile arka kısmına bastıralım ve elimizle üçgen şekli verelim. Kurabiyelerimize damla çikolatadan burun ve gözler yapalım. Bunun için damla çikolataların sivri kısımlarını hamura bastıralım. Merak etmeyin damla çikolatalar erimeyecekler. Önceden 150 dereceye ısıtılmış fırınımızda kurabiyelerimizi pişirelim. Pembeleşmeden hemen önce fırınımızdan alıp dışarda soğumaya bırakalım.Bir yumurta fırçasını pudra şekerine bulayıp gelişigüzel olarak, fok balıklarının kafalarına kara bulanmış görüntüsü vermek için sürelim. Erittiğimiz çikolatayı sıkma kağıdına ya da poşetine koyup ucunu çok ince olarak keselim. Burnun etrafına bıyıklar yapıp, gözlerin üzerine kaş yapalım. Daha sonra kurabiyelerimizin çikolatalarının donması için oda ısısında bekletelim.
bunlar,çatlak kurabiye.ilk gördüğümde"işte,tam istediğim görüntü ve tarif"dedim.gerçekten görüntüsü ve tadı güzel ama biraz sert oluyor.sanırım çikolata donunca,sertleştiriyor.bu gün komşularla Nergiz'e,kayınvalidesine hoş geldine giderken götürmek için yapmıştım.sert olunca,götürüp-götürmemekte tereddüt ettim.ama yiyenler ikinciyi alınca,moralim düzeldi,hoşuma gitti.hatta özellikle çocukların çok hoşuna gitti.çünkü yoğun bir çikolata tadı var.bu tarifi,yemek sitelerinde gezerken görüp kaydetmiştim ama hangi blogda gördüğümü hatırlamıyorum,keşke fotoğrafın üzerine blog ismini yazsaymış,tarif için arkadaşa çok teşekkür ediyor,ismini hatırlayamadığım içinde özür diliyorum.işte tarif:

Malzemeler: - 80 gr. çikolata - 75 gr. margarin veya tereyağı - 1 adet yumurta - 1 su bardağı toz şeker - 2 su bardağı un - 2 yemek kaşığı kakao - 1 adet kabartma tozu - 1 kase pudra şekeri Yapılışı: Çikolata ve yağ birlikte eritilir. Biraz soğuduktan sonra diğer tüm malzemeler üzerine ilave edilerek karıştırılırve hafif cıvık bir hamur haline gelene kadar yoğrulur. Yayvan bir tabağa pudra şekeri dökülür. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılarak avuç içinde yuvarlanır ve parçalar pudra şekeri üzerinde yuvarlanarak fırın tepsisine dizelir. (Dizerken aralarında boşluk bırakmak gerekiyor, çünkü kurabiyeler pişerken çok genişliyorlar. Ben bir tepside 20 adet pişirdim, gerisi ikinci tepsiye kaldı.) Önceden ısıtılmış 180 dereceye ayarlı fırında 15 dakika pişirilir. Fırından çıkardıktan sonra hiç ellenmeden soğutulur. Dışı sert, içi yumuşak, yoğun çikolata tadında kurabiyeler oluyor...