neler mi oldu?pazar gecesi,hastalık sezonumuzu açtık:(çok şükür eskisi kadar ağır geçirmiyor gribini Tuna,sanırım büyüdükçe bağışıklık sistemi de daha gelişiyor ki,hırıltısı göğsüne inmedi,belki hastalığı farkettiğimizde ilacına başlamış olmamızında etkisi vardır ama öncekiler gibi geçmediğine çok sevindim.tabiki uykusuzluk ve yorgunluk oluyor,kendi hasta zamanlarımı düşünüp,çocuğa hak veriyor ve ona göre davranıyorum.hasta oldukları zaman,hiç iş yapılmasını istemiyorlar,anne bütün gün yanlarında olsun,oyunlar oynansın,hikayeler anlatılsın,ah keşke hiç iş olmasa da bu güzel isteklere teslim olsak;)uzuuuuun zaman sonra,ilk defa bu gün 2 saat uyku uyudu,ne kadar halsiz olduğunu ordan anladım:(uyumasına sevinsemde,halsizliğine üzüldüm minik kuzumun...
olaylar biriktiği için,fotoğraflarla anlatmayı düşündüm.ama bu günlerde hoşumuza giden sözlerinden ve olaylardan da bir demet sunmadan başlamak istemiyorum:)
*geçen akşam elektirik kesildi.ben mutfakta,Tuna salonda,babamızda oturma odasında yatmış dinleniyordu.korkacağını düşünüp"Tunaaa,nerdesin oğlum,amcalar elektiriğimizi kesti,tamir yapıyorlarmış"dedim.bir süre ses gelmedi.el yordamıyle yanına doğru ilerleyerek konuştum,bir süre sonra kısık ve hafif ürkek bir ses tonuyla"burdayıııım"dedi:))mumları yaktık,ben yarım kalan işime dönerken,baba-oğul un çay ve kek servisini yaptım.bir taraftan işimi yapıyorum,bir taraftan da konuşmalarına kulak misafiri oluyordum.canım benim,bütün şirinliğini takınmış,babasıyla sohbet etmeye çalışıyordu.babasının kafası işlerden dolayı yoğun olduğu için,hem şirin konuşuyor,hem de dikkatini kendisine toplamasını istiyordu"babaaa,beni hiiiiiç yalnız bırakma,tamammı?"dedi:)))ben çay servisini yaparken"gel babası,Tuna yı yalnız bırakma"demiştim öylesine,onu içinden kurgulamış ve uyguladı;))biraz sonra"bu senin kekiiiin,bu benim kekim.iyikide yapmışız anneyle demi baba?"diye yine dikkatini kendine vermesini sağlamaya çalışıyordu:))çok hoşuma gitti sohbeti;)
*dışarı çıkacaktık ve acele ediyordum,Tuna da,gittiğimiz yerde oynaması için götüreceği oyuncaklarını seçmiş,daha ne alsam diye düşünüyordu.ayakkabılıktaki şemsiyesi gözüne ilişti son anda ve heyecanla"anneeee,şemsiyemide alalıııım"dedi.bu fikir hiç hoşuma gitmemişti doğrusu,çünkü zaten koca bir çanta oyuncak almıştık,sesimi çıkarmadım.cevap bekleyen Tuna"niye ses vermiyosuuuun"dedi:))))
*mutfakta,tüm saklama çabalarıma rağmen eline geçirdiği beyaz gazozu evirdiiii,çevirdiii,"bu beyaz gazozmu anne?"dedi."evet oğlum"dedim.ardından,komik bir fikirle beni çok güldürdü"dede tamir yapınca sarı gazoz olacak bu demiiiii":)))
*çenesine takmıştı kafayı o gün"çene ne yapar anne?"dedi.bende"yemek yerken yardım eder dişlere,açılıp kapandıkça,dişler yemekleri çiğner oğlum"dedim."benimdemi?"dedi."tabiki seninde oğlum,herkesin çenesi aynı şeyi yapar"dedim"kimin mesela?"deyince,çok hoşuma gitti."mesela"kelimesini cümle içinde kullanmak istedi sanırım ve çok tatlı kullandı;))
*eline geçirdiği bıçakla,mama sandalyesini delmiş:(yemeğini masaya koyarken"Tunaaaa,bak oğlum,mama sandalyeni delmişsin?"dedim.cevap hazırdı"kötü çocuklar delmiiiş,ben delmedim ki!"diye inkar etti kerata:)
*bebekliğinde söylediğim şarkı geldi aklıma geçen gün ve pür dikkat beni dinlemeye başladı"annem bana bir bebek aldı....."çok hoşuna gitmişe benziyordu,şarkının sonuna geldik"bir gün çıktık kırlara.......bebeğimi kaybettim,başladım ağlamaya"şarkı biter bitmez bir ağıt başlattı,susturabilene aşkolsun:(ama ne ağlamak,hüngür hüngür:((aşırı duygusal oluşundanmı,yoksa uzmanların bahsettiği şu meşhur"2 yaş sendromu mu?,yani erken ergenlik(bebeklikten,çocukluğa geçiş dönemi,kişilik arama dönemi)"anlayamadım.ama sanki bazen gerçekten de ergenlikte olduğu gibi,ağlamaya bahane arıyor:((
*bu günlerdeki fantazilerinden biri;)ben salondaki kotuğa uzanmış dinleniyor,hem de Tuna yı izliyordum."anne,yanında yer aç,bende yatıyım,bizi sakla,birlikte bağıralım":)))bende açtım yer,koltuğun kırlentini başımıza çektik ve var gücümüzle bağırdık"AAAAAAAAAAAA"biraz sonra kırlenti attı yere ve "hadi kalkalım,terledik çünkü"dedi:))))
*geçen hafta suzan teyzemize iftara gittik.binanın kapısından girdik ve kapı biraz sesli kapanıyor,önden gidenlere yetişip,kollarını yanlarda hafif kaldırıp,sallaya sallaya,kabadayı edasıyla"kapıyı bi kapattım taaaaaak diye"diyerek palavra attı ama o kadar sevimli söylüyordu ki,inanmak zorunda hissettiler kendilerini:)))
*bu gün babasıyla oturma odasında oynuyorlardı,Tuna babasının yaptığı komik hareketlere gülmekten kırılıyordu güldü,güldü ve "ilahi baba!"dedi.tabi babası da,ben de koptuk gülmekten:)))
bu mıknatıslı yazı tahtasını çok seviyor.harfleri vardı,geçen gün de rakamları aldık,rakamlarda harflerde olduğu kadar başarılı değil;)şaşırıyor bazen...
Tuna nın yine ilginç bir uyku pozisyonu:)yandaki yorgana sarılıp uyuması hoşuma gitti:))
mini mini bir kuş ve annem bana bir bebek aldı:)))
son zamanlarda"park etti" ve "park ettiği yerden çıktı" kelimelerini o kadar sık duyuyoruzki,artık içimiz-dışımız park oldu:))
nerdeyse iki kelimesinden birisi"park etti-park ettiği yerden çıktı"öyle ki,geçen gün terliklerini arıyordu,salondan sesi geldi"buldum anneeee,buraya park etmişiiim":)))
bir de,"neden park ettikleri yerden gitmiyolaaaar?"var.bu soruyu cevaplamaktan nefret eder hale geldim,çünkü cevap ne olursa olsun,ister olumlu,ister olumsuz"yaaaaaa"diye itiraz ediyor,beklediği cevabı bir bilsem...
sonunda çok istediği gitarına kavuştu:))geçenlerde gittiğimiz antares alış-veriş merkezinden kırılan gitarının yerine yeni gitar alma hevesiyle gitmişti.babası da,değişiklik olsun diye,golf takımı ve saksafon aldı,ama aklı hep gitardaydı.sonunda kavuştu gitarına:))burda da akord ediyor herhalde;) ilk işi "ceddin deden..."marşını çalmak oldu:))
müzik gurubu kurmaya niyetli bizim oğlan herhalde,ben sazımı alacakmışım,o da gitarla eşlik edecekmiş:))babamızda solist olur artık,Bremen mızıkacıları olduk:)))
o kadar becerikli ki,bir kaç müzik aletini birlikte çalabiliyor:))hatta vurmalı çalgı mı yok?olsuuun,Tuna gitarını aynı zamanda vurmalı çalgı aletine de dönüştürebiliyor;)))bakalım bu gitar ne kadar zaman dayanabilecek bizim afacana:)
geçen çarşamba günü, Nergizler,Suzanlar,Saliha ve biz iftarımızı Altınpark ın içindeki oyuncakistan da açmak istedik,"bütün kızlar toplandııık..."diycem ama Tuna da vardı;) Tuna parka girer girmez,yine çakıl taşlarına saldırdı:)) Altınpark çıkışı,Nergiz in oğlu Batuhan ı okulundaki iftar yemeği bitiminde alıp,Keçiören belediyesi yanına kurulan,Ramazan eğlencelerinin düzenlendiği,aynı zamanda alış-veriş stantlarınında olduğu çadıra gittik.aslında isteğimiz,gölge oyunu Hacivat ve Karagöz ü çocuklara tanıtmaktı ama maalesef gölge oyunu şeklinde değilmiş:(yinede biraz izledik,çocukların en çok hoşuna giden de,uçan balonlar oldu.Sueda burda ne kadar tatlı çıkmış maşaAllah,sanki koskoca genç kız... Tuna ilk defa gördüğü uçan balonunu incelemeye aldı:))yere koyuyoooor,bıraktığında balon havalanıyor,ne kadar da ilginç,daha önceki balonlar hiç böyle yapmıyordu;)) bu da bizim zilli İnci Dila:))son günlerde bir oyun merakıdır gidiyor Dila da,hele de parmaklarını şıklatmayı öğrendiya,değmeyin keyfine,zaten bir müzik duymaya görsün:)))çok sevimli çıkmış maşaAllah zilli... Tuna uçup gitmesin diye koluna bağladığımız balonu açtırmak istiyor ısrarla,sonrasında uçup kaçırma tehlikesi atlattı çadırın içinde,Allahtan çadırın içindeydik,yoksa uçtu diye bir ağıt koyuverirdi ardından balonun... bu da,lego camiimiz.geçen hafta iftarda,arkadaşlarımız Hatice,eşi Ali,oğulları Osman Enes,Suzan teyzemiz,İlker eniştemiz,İnci Dila ve Saliş teyzemiz bizdelerdi.çocuklar oynadı,koşturdu,çok eğlendiler.bu camimizin mimarı da,sevgili Hatice ;)eseriyle fotoğrafını çekelim dedik ama kaçtı;)) çocuklar camii çok beğendi,etrafında dönüp durdular:)) :))) Tuna hem keyif çayını içti,hem de arkadaşlarının oyununu izledi ilgiyle:) misafirlerimiz gidince,Tuna çok üzüldü,uyku vaktini çoktan geçirmişti ama hiç uyku havası yoktu keratanın,o gün öğlende uyumamıştı halbuki.biraz atına bindi arkadaşlarının yokluğunu unutmak için;))) veee,aralarında kavga konusu olan,Tuna nın paylaşılmazı arabasına bindi misafirlerimiz gittikten sonra.bir ara benden izin istiyordu yavaş bir sesle"anneeee,arabama binebilirmiyiiim?"Allah Allah,niye benden izin istiyorki dedim kendi kendime"bin oğluuum"dedim,sora baktım ki,Enes arabanın arkasından tutmuş,diğer elinde de,Dila dan koruduğu başka bir oyuncak var:)))bu yaşlarda paylaşma duyguları henüz yerleşmediği için,oyuncaklar kavga sebebi oluyor;)neyse ki,geçici dönemleri,yani inşallah;)) pazar günü de,Nevzat dayımıza davetliydik.yemekler harikaydı,Songül yengemiz çok güzel yemek yapar.bizimkiler yine kudurdu tabi;)burda Tuna Suzan teyzesiyle güreş yapıyordu,Dila da Tuna yı kurtarıyor annesinden;))her zaman İlker eniştesiyle yapar aslında güreşi ama İlker eniştemiz ve Nevzat dayımız yemek iftar sonrası yürüyüşe gitmişti:) Tuna nın Suzan teyzesini yıkma çabaları;)) kavga-döğüş Dila nın elinden aldığı bebeği,güreş esnasında bile elinden bırakmadı:))ama bu yenilgi Dila ya bir gelin Barbi kazandırdı;))o kadar çok bağrış-çağrış vardıki,birini ikna etmemiz gerekiyordu,Tuna çok inat olduğu için,hiç bir şekilde kandıramadık:(Dila ya,ertesi gün bir gelin Barbi sözü verdik ve anında bebeğini Tuna ya verdi;)Suzan teyzemizde,güreşe ne kadar gönüllü görünüyor;))) bu da,ateş etme hareketleri;)Tuna nın hareketini yakalayamadım,ama Dila güzel poz verdiği için,onunkini yakaladık;)hatta okadar güzel poz veriyor ki,ani bir çekim yapıyım istedim bu hareketiyle,makinayı farkeder etmez,saçını başını düzeltmeye,gülümsemeye başladı:)))kız çocuğu işte,süsüne düşkün oluyor.. bu günlerde iştahı pek olmayan Tuna ile,gecenin 23lerinde meyve kokteyli hazırladık;)Nevzat dayımıza gittiğimizde hiç bir şey yemedi,aç yatmasınıda istemediğim için,en sevdiği yemek olan fiyonk makarna eşliğinde meyve suyu bari içsin dedim...kendisi sıkarsa,belki daha istekli içer diye de,bir kısmını Tuna ya sıktırdım.tadı güzeldi karışımın.elma,havuç ve kara üzüm vardı kokteylimizde,gerçekten severek içti,aç olmasınında rolü vardı tabi;) işte bu da,mutlu son;))