22 Şubat 2009 Pazar

TİYATRO,ARMADA,KALP,ANTARES VE BİR AYAKKABI HİKAYESİ;)

Tuna gün geçtikçe daha bilinçleniyor,daha bir öğrenme çabasında.bu gün kek yapacağımı söyledim"neden?"diye sordu,bende"babanın canı istemiş,hem sende seviyorsunya"dedim."can nasıl bişe?"diye sorunca,bir an kalakaldım;)sonra kafamı toparlayıp,cevap verdim.çocuklar büyüdükçe,soru şekilleri ve ilgileride değişiyor tabi,her şeye hazırlıklı olmak lazım..

geçen sabah kalktığında"bi başım ağrıyo,salona gidelim,üçlü koltuğa yatıyım,sende bana yumurcağı aç"dedi:)bazen aceba gerçekten ağrıyormu ki?diye düşünüyorum böyle şeyler söylediğinde.gün içinde bir kaç kez sordum,"hala geçmedi"dedi?

bu günlerde bazı şeylerin ismini yanlış söylüyor,bazısına dili dönmüyor,bazısını söylerkende şaşırıyor:)mesela vana yerine"nava"diyor:))))tuvaletteki vananın ne işe yaradığını sormuştu,aklına geldikçe gündeme getiriyor ama şaşırıp çoğu kez"nava"diyor:))) rakip kelimesine de dili dönmüyor,onun yerine"rapik"diyor:))))"anneeee,kralla yeşil,mcqueen'in rapiki,biliyormusun" dedi,ilk söylediğinde anlamadım ve ne demek istediğini düşündüm,o zaman çok sinirlendi ve ağlamaklı bir ses tonuyla bir kaç kez tekrarladı,en sonunda anladım,meğer çocuk rakip demek isiyormuş:)))




bu gün Tuna ve İnci Dila'yı tiyatroya götürdük.sağ olsun İlker eniştemiz bizi bıraktı ve aldı.

tiyatro oyununun ismi"keloğlan,veziroğlan" dı.başlarda beğenerek izledilersede,sonlara doğru bütün çocuklar sıkılmaya başladı.hemen hemen aynı yaş gurubu olduğu için,ilgi sürelerini aşmıştı sanırım;)bu sefer oyuncularla foto çekinmek istedi bizimkiler ama keloğlan bizden sonraki oyuna yetişmek durumunda olduğu için,erken ayrıldı.bende sahneyi bari çekiyim dedim;)

oyuncularla çekemedik ama reklam panosunun önünde bir poz aldık;)

oyun çıkışı,Armada alış-veriş merkezine uğrayıp,Tuna'nın doğum günü için oyuncak bakalım dedik.şimşek mcqueen'in jetonlu oyuncağını görünce,elimi bıraktı,fırlayıp alış-veriş merkezindeki oyuncakçıya daldı kerata:)inci Dila'da,hemen yanındakine bindi,ne kadar mutlu görünüyor yumurcak:)

aceba ne okuyor bu entel çocuuuuk;)ne olacak,tabiki şimşek mcqueen kitabı:))olsun,okusunda,okumayı sevsinde,ne bulursa okusun oğluşum.. bu arada,çok karanlık çıkmış foto.

çok net görünmüyor gerçi ama oğlum salonumuzun halısına çok güzel bir kalp çizdi,"anneeeee,baaak,kalp çizdiiiim"diyede sevincini benimle paylaştı:)

çocuklar hasta olduğunda iştahlarıda gidiyor maalesef:(yumurta türü yiyecekler kahvaltıda ağır gelebilir diye,Tuna'ya patates haşladım,cazip hale getirmek içinde,sevdiği figürlerden kesip haşladım;)

geçen çarşamba,Tuna'yı ne zamandır götüremediğim ve en sevdiği yerlerden biri olan Antares alış-veriş merkezine götürdüm.Zülüş teyzemiz ve iş yeri çok yakın olan Esen teyzemiz de geldi.giderken pazarlık başladı"ama benim elimden sen tut orda tamammı?":))"oğlum,Zülüş seni çok özlemiş,bir elindende o tutsun,olurmu?"dedim,biraz düşündükten sonra"olur"dedi."ama Esen teyzende gelecek,o seni çok seviyor,birazda ona tuttururmusun?"diye sorduğumdaysa,hayır diyemedi direk ve"ama benim iki elim vaaaaar"dedi:))))
kuzucuğum anlaşmaya uydu ve bizi hiç üzmedi orda maşaAllah.şekilde görüldüğü üzere,her ikisininde elinden tuttu;)))

Esen teyzemizin kızı Berfin'e doğum günü hediyesi beğeniyorduk,Tuna yine kendini yerlere attı:))ne zevk alıyor bilmem ama çok rahat görünüyor doğrusu;))az sonra gireceğimiz oyun alanından çıktığında ayağında bu ayakkabılar yerine,başka ayakkabılar vardı.hemen farkedip,alana tekrar döndük.ordaki ayakkabıların hepsini gösterdiler,hiç biriside bizimki değildi,Tuna'dan önce çıkan bir çocuğa giydirip göndermişler demekki.oynatan ablası"ama ayakkabın bu mu?diye sordum,evet demişti?"dedi.çocuk ne bilsin?Allahtan giydirdikleri ayakkabıda 27 no.idi,hemde kahverengi.neyseki yeni ayakkabımızda kaliteliydide,fazla dağıtmadık ortamı;))))işin şakası bir yana,ilgisizlik canımızı sıktı,madem ayakkabıları içeri alıyorsunuz,çocukların sırtlarına isimlerini yapıştıracağınıza,ayakkabılarına yapıştırsanıza be kardeşim.cep no.bıraktım ama hala arayan yok,demekki,alanlarda memnun kalmış;)

aldığımız 10 jetondan birisi artınca,bizde oğlumla karşılıklı oyun oynadık:)

o kaydıraklardan kayarken he heyecanlandı kerata,her rengi defalarca denedi,ne fark varsa?çocukluk işte;))

çok belli olmuyor ama,yeni ayakkabılarımızda bunlar.bizimki bot tipiydi,biraz daha boğazlı ve daha ağırdı,eh,nede olsa önümüz yaz,biz kardayız deyip kendimizi avutuyoruz;))))
Antares'ten çıkışta Zülüşlere gittik,gelmesini dört gözle beklediği Özgürle,araba çarpıştırdılar,oyunlar oynayıp kahkalar attılar:)ev biraz soğuk olduğu için,montunu ve patiğini hiç çıratmadık;)
İnci Dila kreşe gittiği için çok sık hastalanıyor doğal olarak.ama hastalığı sürekli tekrarlayınca,dr.1 ay dinlensin,kreşe göndermeyin demiş.anneannemizdeydi geçen hafta.fakat,perşembe günü annesini isteyip ağlayınca,anneannemiz biraz zor durumda kalmış,o da hastaydı çünkü geçen hafta.bende bize gelmesini teklif ettim Dila'ya,seve seve kabul etti,hem Tuna'yla oynarlar,ikiside sıkılmaz dedim.gidip aldım,ilk saatlerde çok neşeli ve samimiyken,akşamadoğru biraz bozuştular.Dila gelmeden önce iyi geçinmeleri konusunda Tuna'yı tembihlemiş ve"yazık oğlum,annesi yanında yok ve hasta sakın kavga etmeyin,güzel güzel oynayın olurmu?"demiştim,canım benim,çok etkilenmiş,Dila bir şey dediğinde hemen ağlayarak yanıma geldi,başka zaman olsa,o da karşı koyar,hakkını savunurdu.ertesi gün"demi anne,Dila şükran teyze,Tuna oyuncaklarını vermiyo bana demişti,yazıııık"dedi,bende o zaman"Tuna,nasıl anlaşmıştık?"diye uyarmıştım,ertesi gün söylediği o sözden anladım etkilendiğini;)Dila'da,minik kediler gibi gelip kucağıma siniyor,ilgi bekliyordu,artık ikisinide aldım kucağıma Tuna'da kıskanmasın diye.burda iyi anlaştıkları bir saatte,ikisininde sevdiği Arthur'u seyrediyorlar;)
burdada sünnetlik Dila:)))Tuna'nın dolabında sünnet kıyafetini görünce,giymek istedi;)Tuna şimşek mcqueen seyrederken,onu yalnız bırakmadı ve gitarı,sünnet kıyafetiyle Tuna'ya eşlik etti:)))

aslında iki tane çok güzel videomuz var ama, geçenlerde bizim p.c. format atıldı ve sanırım bazı ayarların tekrar yapılması gerekiyor,iki gündür uğraşıyorum,ekleyemedim videoları,artık Özgür'ün ellerinden öper;)))


11 Şubat 2009 Çarşamba

KIYAFET GİYME ÇALIŞMALARI,GÖZ DİNLENDİRME,ARABALAR VE TUNA HASTAYDI..

eveeet,maalesef yine sık aralıkla yazamadım:(son zamanlarda misafirlerimiz çoktu,Tuna'nın hastalığı,derken yine uzun sürdü bloğumuzla hasbihalimiz;)bu en son virüs çok kötü bir virüs,yüksek ateş ve kusma ile başlıyor,ardından boğaz enfeksiyonu,burun akıntısı ve öksürükle devam ediyor.Tuna'nın ateşi şimdiye kadar hiç 40 derece olmamıştı,2 şubat gecesi,su istedi,o saatlerde genellikle süt içmek için uyanır,"sütte getiriyimmi?"sorumun cevabı"evet"oldu.sütten iki yudum almasıyla,fışkırtır şekilde kusması bir oldu:(kucağıma aldığımda ateşler içinde yanıyordu,hemen üstünü soyup,biraz çıplak kalmasını sağladım,duş teklifimi ısrarla reddetti,ateşi 40 dereceydi ama baygın halde olmadığından,çok telaşlanmadım,neşesi yerindeydi,yaptığım bir kaç espiriye güldü kuzucuğum,içim rahatladı o zaman.sabah hala düşmemişti ateşi,39,5 tu,hemen dr.umuzla irtibata geçtim ve "ateşliyse,hemen görüyüm "dedi,çok şükür viral enfeksiyonmuş,babamız hastaydı,ondan almış olma ihtimali büyükmüş. antibiyotik kullanmadık şükür.ama ateşi tam 5 gün sürdü,ilaçları öğlen bırakıyoruz,akşam üstü tekrar 39,5 oluyor,çok inatçı bir ateşti,şükürler olsun ki atlattık,maalesef birbirine hastalık geçirmesinler diye görüşmememize rağmen,şu sıralarda,İnci Dila aynı şekilde hasta,iyice süzüldü kuzucuklar,iştah falan kalmadı tabi:(ve aynı şekilde hasta olduğunu duyduğumuz arkadaşların çocukları var,diyorumya,çok kötü bir virüs var,yağışın çok az olmasındanmı kaynaklanıyor bilmiyorum ama inşallah çabuk kaybolur,çocuklar hasta olmaz...

***şu sıralar Tuna'nın en sevdiği oyun,seyrettiği cd ve tv. proğramlarındaki karakterlerden birisi kendisi,biriside ben oluyoruz ve sürekli seslendirme yapıyoruz,bir nevi evcilik sayılır;)sık sık karakterlerimiz değişiyor tabi..
***geçenlerde Saliş teyzesine,gördüğü bir rüyayı anlatmış,sonra banada anlattı,ilk defa bu kadar ayrıntılı bir rüya anlattığı için hoşumuza gitti.rüya şöyle,hayır olsun;) :Tuna yatakta yatarken,ben mutfağa yemek yapmaya gitmişim,sonra"tısssss"diye bir ses gelmiş,Tuna yataktan kalkıp bakmışki,yağmur yağıyormuş,salona bir girmiş,yağmur evimize,salonumuza yağıyormuş;))
***artık o kadar çok araba oynuyoruz ve konuşturuyoruz ki,walla bıktım artık;))içim dışım araba oldu.geçen tüm sevimliliğini takınmış,yanıma geldi"ne demezsin he?araba oynatalımmı?":)))hayır demek mümkünmü?
***maalesef artık öğlen uykusu hiç yok aylardır.fakat öğlen uyumayan çocuk,akşam bari erken uyur,bizde o da yok:(mümkün olduğunca erken yatırmaya çalışıyorum ama bazen başaramıyoruz,yine böyle bir çabamda,uğraşlarım olumsuz sonuçlanınca,kızdım,sonrada özür diledi ve barıştık;)ben öpünce"öptüğünü silmiycem,silermiyim hiç"dedi:)))ve uyumamak için,yeni yemek yediği halde,süt istedi,bende vermek istemedim tabi uykusu dağılmasın diye,nasıl olsa sabaha karşı süt istiyor diye,oyununa gelmediğimi anlayan uyanık,duygu sömürüsü yapmaya başladı"niye bana süt vermek istemiyosuuuun?":)))
***yemek yedirirken,çoğunlukla oyunla yediriyorum tabi,geçen gün pirinç pilavı yediriyordum,kaşıktaki pilavları ağzına götürürken"heyecanlasınlar bunlar kendini"dedi,ağzı,yazın bayıla bayıla gittiği,oyun yeri Tigem miş;))bu durumda pirinçlerde kendisi oluyor tabi,canım benim,çok özlemiş orayı..
***hastalandığında dr.amcasına gittiğimizde,şeker vermişti dr.amcası her zamanki gibi,bende teşekkür etmesini isteyince,etti kibar oğlum;)dr.amcasıda"ne kadar kibar bir çocuk bu böyle"dediğinde,çok hoşuna gitmiş olmalı ki,eve gelip üstümüzü değiştirirken,bacaklarıma sarıldı"benim gibi kibar kibar olmuşsun sende"dedi:)))beklemediğim bir cümle olduğu için çok hoşuma gitti,ne demek istediğini anlamdım ama hoşuma gitti yinede.sonrada"ayyy,çorapmış bunlar"dedi;))bizim kibarlık kalmadı tabi..
***tam soru zamanı olduğu için,sorduğu sorulara ne kadar mantıklı cevaplar versekte"nedeeeen?"diye yine soruyor.işimin çok olduğu bir gün,yine sorular sordu ve sabırla cevaplamaya çalıştım,mantıklı verdiğim cevaplar karşısında tekrar"nedeeen?"sorusu gelince,bende onun taktiğini uygulayıp,kısaca"işte"dedim,aldığım cevap hem çok sevimli,hemde benim ona söylediğim şekildeydi"işteni severim senin":)))))



artık koca delikanlı oldu oğluşum maşaAllah;)onun içinde,kıyafetlerini kendisi giymeli,giyeceği kıyafetleri sırayla yere koyup,nasıl giyeceğini anlattım ilk giymeye başladığında,"en son çoraplarını giyip,gel beni öp"diyorum,o zaman zevkle yapıyor kerata;)))altlarda sorunumuz yok artık ama henüz üst kıyafetlerini(montu hariç) kendi giyerken yardım gerekiyor;)

yatağımızı değiştirmenin zamanı geldide geçiyordu bile.yatak almaya girdik,Tuna'ya mcqueen'li uyku seti alıp çıktık:))yatağıda aldık tabi ama Tuna'nın da,benimde daha hoşumuza giden,uyku seti oldu;)
eve getirip,yorganını yere serdiğimde,sevincinden,üstünde yuvarlandı durdu miniğim;)

esra'nın( http://annevebebisi.blogspot.com/) bloğunda, M.K.'nın bal ve zeytin yemesi çok hoşuma gitmişti,Tuna'da zaman zaman kendisi yiyor yemeklerini ve bal yemeyi çok seviyor,o gün kahvaltısını kendisi yapsın istedim:)yanıbaşında arabaları,bir taraftan da krepine bal sürüp yiyor:)) canım benim,o kadar hastaydıki,elini kaldırmaya mecali yoktu:( birkere de,ateşini kendisi ölçmek istedi..
:)gözünün,burnunun akmasına,yüksek ateşine ve halsizliğine rağmen yinede gülümsemeyi başarabiliyordu maşaAllah minik kuzum..

baktım ateşli,ılık bir banyodan sonra,atlet ve boxser giydirip vücut ısısını düşürmeye çalıştım..

boxser'ıyla çok tatlı görünüyordu;))

ateşi banyodan sonra bile düşmeyince,soğuk su koyduğum leğeni,altına naylon serip,salona koydum,istediği arabalarınıda getirip,içinde oynayabileceğini söyledim,çok sevindi:) alnına ıslak havlu koydurmayınca,çareyi,şapkasının içine ayıcık şekilli,minik buz kalıplarını koyarak,giydirmekte buldum;))
ben kıyafetini ütülerken,yanıma gelip,kanepeye uzandı."uykunmu geldi oğlum?"dediğimde,bezgin ve kısık bir ses tonuyla"yok,gözlerimi dinlendiriyorum"dedi:))) arkasındanda ekledi"sen öyle diyosunyaaa":))))yanında uyuyan insan görmeye hiç tahammülü yok keratanın,çok yorgun ve uykulu olduğumda"uyuyomusuuuun,uyumaaaa"dediğinde"yok oğlum,uyumuyorum,gözlerimi dinlendiriyorum" diyorum,sözler aynen iade;))
silahlar ve kılıçlardan sonra, araba dönemimize girdik;)evin her odasında park halinde arabalar görmek mümkün.bu gün çok güzel park ettiği bu arabaları görünce,fotolarını çekmeden edemedim.
en çok sinirlendiği olay,arabalarını bıraktığı yerden kımıldatılması,hele geçerken görmeden ayağınızla çarpmışsanız ve ya çarparız diye kenara ittirmişseniz,vay halinize,o çığlığı duymak boynunuzun borcudur artık;))

leğende arabalarını oynatıp,yıkarken,ateşi düşsün diye şapkasıyla birlikte kafasına koyduğum ayıcık şekilli buzlarla oynamaya başladık.içlerinden birini anne seçip,bana verdi,onu ben seslendirdim;)))

:)))"arkadaşım,seni ittiriyorum"ayıcıklar birbirini ittirirken izin alıp ittiriyor.bu arada,söylemesine kızdığımız"gerezekalı;),iyyyreeenç,piiiis ve piskopaaat"kelimelerini,oyun oynarken,seslendirmelerde rahat rahat kullanıyor kerata..