28 Ağustos 2009 Cuma

LEYLEĞİ HAVADA GÖRDÜK:)

Gün-ü birlik;))yaptığımız Eskişehir kaçamağımızın fotolarını Özgür dayımızın bilgisayarımızı tamir ederken nereye kopyaladığını bir türlü bulamadığımız için,kaç aydır bloğumuzu yenileyemedim.artık o fotolardan ümidimi kestiğim için,diğer tatil fotolarıyla başlıyacağım;)gün-ü birlik espirisi de,şu;Fahriye,Nermin ve Ayşe ile yaptığımız günümüzü,gün sırası Nermin de olduğu için,bir çılgınlık yaptık ve hızlı treni de denemiş oluruz düşüncesiyle,Eskişehir de,Nermin in annesi Yaşar teyze de yaptık:))hem gezdik,alış-verişimizi yaptık,hem de Yaşar teyzenin içli köfte dahil birbirinden güzel yemeklerini yeyip,acayip pozitif ve şen-şakrak Yaşar teyzemizle güzel sohbetler edip,güler yüzünü görmüş olduk.hiç şehirler arası bir yolculuk gibi gelmedi bize,sanki Kızılcahamam a falan gitmiş gibi olduk:)kısacası harika bir kaçamaktı;))

gelelim Çanakkale-Geyikli gezimizeeeeee.Tuna çok heyecanlı ve hevesliydi gideceğimiz için.ama gideceğimizin gecesi,yavrum ateşler içinde yanıyordu,kesin gidemiycez dedim kendi kendime,çünkü ateşi 39,5 tu:( hemen ılık bir duş aldırıp,ateş düşürücü ilacını verdim,nafile,düşmüyordu,sabaha karşı biraz düştü,gitmekte ısrar edince,son dakika ilaçlarımızıda yanımıza alıp,4 küçük valizimizle çıktık yolaaaa.4 er saat aralıkla ilaçlarını içirdim ama hiç bir şey yemedi:(Bandırmadan sonra da artık dayanamayıp kustu kuzum:(( biraz yol genişletme çalışmalarının da etkisi vardı sanırım,çünkü ben bile neredeyse kusacaktım.uzuuuun zamandır gündüz uykusu olmayan çocuk,3 saat uyudu yolda,baygın gibiydi yani.Allah tan,rahat hattan almıştık biltimizide,gerçekten koltuklarımız geniş ve rahattı.Geyikli ye daha önce de Fahriye ile,ailesinin yanına gidip kaldığımız için,biliyordum ve çok sevmiştim,Tuna'nın da seveceğinden emindim,öylede oldu.birde hasta olmasaydı yavrum,çok zevk alacaktı ama hastalığına rağmen eğlendi çok şükür.Fahriye'nin ailesi de gerçekten çok candan,samimi insanlar.istedim ki,Tuna bu sıkıcı şehir hayatından başka güzel yerlerin de olduğunu görsün,bilsin,biraz özgür yaşasın.gerçekten çok özgür yaşadı,öyle ki,zavallı tavukları resmen çıldırttılar 3 kafadar haydut;))ateşi 3 gün düşmeyince,dr.umuzla mailleşip,Çanakkale de tam teşekkülü özel bir hastaneye götürdük Tuna'yı.maalesef bademcikleri iltihaplanmış,antibiyotik kullanmak zorunda kaldık.çok mızmızdı ama çokta eğlendi:))işte fotolaaaar...


görüntüye aldanıp denize girdiğini düşünenler yanılıyor,çünkü ayağının kayıpta,denize düşmesiyle yuttuğu su,paniğe sebep oldu ve tatil boyunca denize sokamadık Tuna'yı:( inşallah geçici bir korkudur..

denizi olan bir yerde büyüyüpte,ancak bu sene denize girmekten korkmayan Yiğit,Tuna konusunda ümitlendirdi beni;)

bizimki önde,elinde kürek,diğer afacan arkada,kim bilir neyin,hangi yaramazlığın peşindeler?:))

Tuna kümesin tellerinden tutmuş sallıyor,yiğit yukarı savurduğu toprakların yağmasını bekliyor:))) küçük çırak ocak başında;))Şerife teyze'nin nefis ev ekmeklerini pişirdiği fırın..

Edip,arkada yoyo suyla(sanırım ismi böyleydi)oynuyor,bizim iki kafadar da çılgın çılgın eğleniyor:))

denize girmediyse de,kumu çok sevdi,hatta kumda yüzdü:))

aşkla,şevkle,kumları mıncıklıyor:)))o kadar rüzgar vardı ki,resmen kumlar sırtımızı,yüzümüzü dövdü,birde çocuğun denizle ilk karşılaşmasıydı,kötü bir tecrübe oldu:(ayrıca,denizde çok soğuktu,sanırım denize girmeyişinde bunlarda önemli rol oynadı:(

Yiğit ile frekansları tuttu Allahtan,ne yapardık yoksa...aralarında 8 ay var,Yiğit büyük,Tuna'ya sorarsanız,büyük olan oymuş;))Yiğit,çok tatlı bir "dada";)yani çocuk,Çanakkale şivesi.Tuna Yiğit'i o kadar sevdi ki,geldiğimizde bir süre aynı ses tonu ve şivesiyle konuştu:))şimdi aklına geldikçe yapıyor,çok sevimliydi ama;) sahilden topladığı taşları uzaklara fırlatmaya çalıştı..

her şekilde eğlenmeyi başarıyorlar:)buldukları pet şişeyle oynadılar.su doldurup boşalttılar,aslında Yiğit'in niyeti burda biraz bozuk sanırım ama düşündüğünü yapmadı Allah tan:))

deniz e gitmek için haaazır ve naazır Tuna;)biraz cibali karakolu filminden çıkmış gibi ama,olsun;)))

daha önce de,ne kadar deli yattığını fotoğraflamıştım,bu de diğer bir kanıtı,resmen,düz duvara tırmanıyor çocuk;))


aha deli yatanlardan biri daha,yastık nerdeee,kafa nerde:))nede olsa burçtaşlar;))
olsun,denizinden faydalanamasa da,kumundan ve güneşinden bol bol faydalandı Tuna Geyikli'nin:))
feribotla Bozcaada'ya gidiyoruz.o kadar rüzgar vardı ki,Tuna şapkası uçmasın diye genellikle ters taktı:)
günlerdir,hastalığından dolayı iştahı olmayan Tuna,Diyanet in güzel bir uygulaması olan,cuma namazı çıkışında hayır olarak dağıtan nohutlu,tavuklu pilavı yerken:)yanımızdakiler de;Bozcaada gezimizde bize eşlik,rehberlik eden,Fahriye'nin arkadaşı Zeynep,oğlu Emir ve bizim Edip Han..
işte Bozcaada sokaklarından bir kare..birlikte çekmek istedim ama Tuna poz vermeyi hiç sevmez ki,Edip Tuna'yı uyarmaya çalışıyor:) dar,arnavut kaldırımlı ve çiçekli sokakları çok güzeldi ada nın..önde kedi kovalayan Tuna,arkasında Fahriye teyzesi;)
bu daaa,son fotomuz,adadan dönerken Tuna ve Edip Han...
gerçekten çok güzel bir tatildi.bize evlerini,gönüllerini açan, çok güzel ağırlayıp,Tuna'nın mızmızlıklarına katlanan Şerife teyze,Fahriye,gelinleri Nigar,Hasan amca ve Fahri'ye,tabiki Yiğit ve Edip Han'a da çok teşekkür ediyoruz...

Hiç yorum yok: