temmuz'un 26 sında,yıllık izinlerini denk getirip,Balıkesir-Ayvalık-Sarımsaklı'ya giden Suzan teyzemiz,İlker eniştemiz ve Saliha teyzemiz'e,bizde katıldık.arası 1,5 saat kadardı zaten,İlker ve Saliha,pansiyona yerleştikten sonra bizi otogar dan aldılar.ve tam 1 hafta,kesintisiz,canlı olarak Tom ve Jerri'yi izledik,yani yaşadık;))Tuna ve Dila o çizgi filmi hiç aratmadılar sağ olsunlar:)birisi tahrik ediyor,diğeri zaten savunmada hazır bekliyor,az sonra aynen çizgi filmlerde olduğu gibi bir toz bulutu oluşuyordu:))her şeye rağmen hem çocuklar,hem biz eğlenmeyi başardık;)işte fotolar...
:))))poza bak yaaaa,artık sakız şişirmeyi öğrendi,poz bile veriyor minik maymun;)
Ayvalık'a bağlı,Cennet tepesinden,adalar...
alış-veriş için gittiğimiz Ayvalık-Migros'ta market arabasında bizim yumurcaklar,arkada deniz ve gemiler..
burası da Şeytan sofrası.çok net çekemedik,çünkü ben hayatıma o kadar rüzgar görmedim,bizi bile uçuruyordu neredeyse,çocuklar korktu,Dila'nın elindeki boyama dergisini aldığı gibi savurdu,uçurumda biraz dolandırdıktan sonra,tam karşı tarafa fırlattı,gözden kayboldu dergi,Dila'nın o olayı ömür boyu unutacağını sanmıyorum:))bu görünen,güya,şeytan yeryüzüne indiğinde,Allah'tan kaçarken,yumuşak kayaya bastığında,oluşan ayağının iziymiş,öbür ayağının izide,Girit adasındaymış efsaneye göre..bu tepe sofra şeklinde,yuvarlak olduğu içinde,Şeytan sofrası denmiş,yine efsaneye göre,her akşam şeytanlar o sofrada toplanırmış,bunu geçen gün TRT nin bir proğramında duydum,bilsem gidermiydim hiç;))
Tom ve Jerri,lavabonun altında:))Tuna,Dila'dan saklanacak yer bulamayınca,lavabonun altına girdi,tüm aramalarına rağmen Tuna'yı gerçekten bulamayan Dila'ya,işaret ettik saklandığı yeri,onun da çok hoşuna gitti,az sonrada,bizim afacan,o borunun nereye gittiğini merkak etmiş olmalı ki,boruyu çekmesiyle,lavabonun altına su akması bir oldu..
sahilde en sevdikleri şey,oynayıp yorulduktan sonra simit ve poğaça aldırmaktı kerataların.ama bu poğaçanın şekli benimde çok hoşuma gitmişti gerçekten..
bir simit canavarı daha:)ama ne yalan söyleyim,Ankara simitinin yerini hiç biri tutmuyor arkadaş.hatta bir ara Samsun'a gidecek olmuştuk Zülüş'le,kulakları çınlasın,Leyla abla ya"ne istersin Ankara'dan"demiştik"Ankara simiti getirin bana,başka bişey istemem"demişti:)bir ben değilim yani beğenen;)
Cunda adasındayız,budaaa,Dila'nın meşhur küsme hareketi:)))çok tatlı yaaaa..
bu da,benim artist;)) muhtemelen,Dila'yı küstüren ta kendisiydi,duruşundan belli;)
bu asma çiçekler çok hoşumuza gitti,onlarla bir foto çekinelim istedik..
bu asma çiçekler çok hoşumuza gitti,onlarla bir foto çekinelim istedik..
Suzan teyzesi,Tuna ve Dila'ya kedi sevdirdi:)
bir kediyle hiç bu kadar haşır-neşir olmamıştı,çok hoşuna gitti;))benimde hoşuma gitti bir hayvanla ilgilenmesi..
Cunda gerçekten çok güzel bir ada,manzaralarını çok beğendik..
Tuna denizi seyretti bol bol..
"Haley devidson":))) yani,Harley-Devıdson.çok hoşumuza gitti
ada nın meşher,tatlı üstü sakızlı dondurmasını yemek istedik Tuğba'nın tavsiyesi üzerine,burda biz tatlılarımızı beklerken,dondurma canavarları malı götürüyo;))sakızlı dondurmanın yanısıra,bir de karadut dondurması meşhurmuş Cunda adasının.Girit adası yakın olduğu için,o taraflarda damla sakızı çok şeyde kullanılıyor.Bozcaada da görmüştüm birde,sakızlı kurabiye diye nefis bir kurabiye vardı.yine her iki adada okudum,sakızlı Türk kahvesi diye,ama içmek kısmet olmadı,bir dahaki sefere inş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder