uzun zamandır video ekleyemiyordum.bunlarda,Ağustos ayında çektiğim videolar.Tuna'ya o gün Nasreddin hoca oyuncağı almıştım,akşam yine formundaydı,açtık Nasreddin hoca'yı,karşılıklı oynadılar;)))
burda bana gösteri yapıyormuş:))
HAYAT SENİNLE DOPDOLU...
uzun zamandır video ekleyemiyordum.bunlarda,Ağustos ayında çektiğim videolar.Tuna'ya o gün Nasreddin hoca oyuncağı almıştım,akşam yine formundaydı,açtık Nasreddin hoca'yı,karşılıklı oynadılar;)))
burda bana gösteri yapıyormuş:))
tatatataaaaaa,işte Tuna'nın yeni imajı,aslında fena olmadı hani,yakıştı kerataya;)
poz verirken bile yerinde duramıyor kurtlu oğlum benim:))
Ramazan'ın 2. günü annemler ve Suzan'lar bizde iftardaydı.çocuklar oynasın diye gündüz geldiler.Suzan teyzesi İnci Dila'yı banyo yaptırırda,bizim su kuşu dururmu hiç?pek eğlendiler birlikte maşaAllah...
görüntüler yanıltmasın,her zaman böyle iyi geçinemiyorlar maalesef,maşaAllah o gün çok samimiydiler,hepimizde rahat ettik iftar ve öncesinde.ama önceki senelere göre,daha iyi geçiniyorlar maşaAllah,eh,büyüyorlar artık,olsun o kadarcık;)
komşularımızın çocuklarıyla bahçeye gidip oynayabiliyor artık çok şükür,bende biraz nefes alıyor,işlerimi yapabiliyorum bu sayede;)
sağ olsunlar,Sevde ablası ve Mahmut abisi çok güzel oynatıyor Tuna'yı.ama önceki gün,oynarlarken bahçeden aşağı taş atmış Tuna,orda bir adamda kızmış,o gün Batuhan abisi ve kankisi Sueda da verdı bahçede,sağ olsun Batuhan Tuna'yı savunmaya geçip,adama söylenmiş"o daha çocuk,neden o kadar kızıyorsunuz"diye,eve geldiğinde salya sümük ağlıyor,bir yandan da"seni çok seviyorum anneeeee"diyordu kuzum,çok korkmuştu ama gerçekten.bende"ama annecim,amca kafama gelir taş diye korkmuş,onun için kızmış,bir daha taş atmadan oynarsın olurmu,bizde küçükken yaramazlık yaptığımızda amcalar,teyzeler kızardı,hemen kaçardık ordan,bir şey olmazdı,ama bir daha yapmazdık"deyip,teselli ettim ve hemen bahçe sonrası farz olan banyoya soktum:))uzun süre bloğumuza yazamayınca,fotolar,konular birikti tabi,eh,yavaş yavaş ekleyelim.

Tuna'nın Elif Leyla'ya sevgiyle karışık kıskançlığı,gece boyunca bizi zor durumda bıraktı,hatta "kızıma dokunma,benimle güreş "diyen Bülent amcasının da,elini tırmalamış kurtulma çabasındayken:(
:))Tuna'nın kıskançlığı,kulak ağrısına dönüşüverdi,yerlere yapıştı yavrum"kulağım,kulağım"diye;)burda Elif kendi değimiyle"bia"sına teselli öpücüğü verirken görülüyor;))
gerçekten halini görünce dayanamayıp,dr.umuzu aradım,o da,bir artibiyotik ismi söyleyip,onu kullanmamızı istedi,ertesi gün muayeneye çağırdı.kulak ağrıyor ama ateş yok.o gün pazar dı ve sadece nöbetçi eczaneler açıktı,gecenin 22:30 larında,nöbetçi eczane aradık semt semt.baktığımız bir kaç eczanede bulamadık antibiyotiği,her ihtimale karşı da,ateş düşürücü,ağrı kesici ilacını içirdim arabada,antibiyotiği bulduğumuzda da,Tuna çoktaaan uyumuştu bile kucağımda ve sabaha kadar baygın gibi uyuyunca içiremedim antibiyotiği,dr.muayenede,kulağında bir şey olmadığını,ama grip sonrası anlık ağrıların olabildiğini,Tuna'nın ağrısınında,muhtemelen öyle olduğunu,birazda ortamdan kaynaklanıp,bizi kullandığını söyledi :S sulandırmış bulunduğum antibiyotiği de,ertesi gün tanıdık eczanemize bırakıp,ihtiyacı olan bir hastaya vermelerini söyledim,Tuna'nın sadakası olmuş oldu;)
Ayvalık'a bağlı,Cennet tepesinden,adalar...
alış-veriş için gittiğimiz Ayvalık-Migros'ta market arabasında bizim yumurcaklar,arkada deniz ve gemiler..
burası da Şeytan sofrası.çok net çekemedik,çünkü ben hayatıma o kadar rüzgar görmedim,bizi bile uçuruyordu neredeyse,çocuklar korktu,Dila'nın elindeki boyama dergisini aldığı gibi savurdu,uçurumda biraz dolandırdıktan sonra,tam karşı tarafa fırlattı,gözden kayboldu dergi,Dila'nın o olayı ömür boyu unutacağını sanmıyorum:))bu görünen,güya,şeytan yeryüzüne indiğinde,Allah'tan kaçarken,yumuşak kayaya bastığında,oluşan ayağının iziymiş,öbür ayağının izide,Girit adasındaymış efsaneye göre..bu tepe sofra şeklinde,yuvarlak olduğu içinde,Şeytan sofrası denmiş,yine efsaneye göre,her akşam şeytanlar o sofrada toplanırmış,bunu geçen gün TRT nin bir proğramında duydum,bilsem gidermiydim hiç;))
Tom ve Jerri,lavabonun altında:))Tuna,Dila'dan saklanacak yer bulamayınca,lavabonun altına girdi,tüm aramalarına rağmen Tuna'yı gerçekten bulamayan Dila'ya,işaret ettik saklandığı yeri,onun da çok hoşuna gitti,az sonrada,bizim afacan,o borunun nereye gittiğini merkak etmiş olmalı ki,boruyu çekmesiyle,lavabonun altına su akması bir oldu..
sahilde en sevdikleri şey,oynayıp yorulduktan sonra simit ve poğaça aldırmaktı kerataların.ama bu poğaçanın şekli benimde çok hoşuma gitmişti gerçekten..
bir simit canavarı daha:)ama ne yalan söyleyim,Ankara simitinin yerini hiç biri tutmuyor arkadaş.hatta bir ara Samsun'a gidecek olmuştuk Zülüş'le,kulakları çınlasın,Leyla abla ya"ne istersin Ankara'dan"demiştik"Ankara simiti getirin bana,başka bişey istemem"demişti:)bir ben değilim yani beğenen;)
Cunda adasındayız,budaaa,Dila'nın meşhur küsme hareketi:)))çok tatlı yaaaa..
bu da,benim artist;)) muhtemelen,Dila'yı küstüren ta kendisiydi,duruşundan belli;)
Suzan teyzesi,Tuna ve Dila'ya kedi sevdirdi:)
bir kediyle hiç bu kadar haşır-neşir olmamıştı,çok hoşuna gitti;))benimde hoşuma gitti bir hayvanla ilgilenmesi..
Cunda gerçekten çok güzel bir ada,manzaralarını çok beğendik..
Tuna denizi seyretti bol bol..
"Haley devidson":))) yani,Harley-Devıdson.çok hoşumuza gitti
ada nın meşher,tatlı üstü sakızlı dondurmasını yemek istedik Tuğba'nın tavsiyesi üzerine,burda biz tatlılarımızı beklerken,dondurma canavarları malı götürüyo;))sakızlı dondurmanın yanısıra,bir de karadut dondurması meşhurmuş Cunda adasının.Girit adası yakın olduğu için,o taraflarda damla sakızı çok şeyde kullanılıyor.Bozcaada da görmüştüm birde,sakızlı kurabiye diye nefis bir kurabiye vardı.yine her iki adada okudum,sakızlı Türk kahvesi diye,ama içmek kısmet olmadı,bir dahaki sefere inş.